10 Temmuz 2010 Cumartesi
Sabah erkenden uyaniyorum... Federico’nun yoklugu evin havasina sinmis, her sabah yaptigim seyleri yapmamak garibime gidiyor... Yani kahvalti tepsisi hazirlamak yok, mayolari kurumus mu diye kontrol etmek yok, cuzdan yerine kullandigi plastik sakiz paketine cantamdaki bozuk paralari koymak yok, dadi gecikiyor mu diye saatime bakmak hic yok...
Bir yandan hazirlaniyorum, bir yandan da dusunuyorum... Bu hafta “iyi” hafta mi olsun “kotu” hafta mi... ?
Bu tanimlama hastalarima ait aslinda... Iyi hafta da, kotu hafta da bilimsel degerleri kanitlanmis, fizyolojik temellere dayanan, ozel amacli beslenme bicimlerinin uygulandigi haftalardir, merak eden acar, arastirir, bulur ve okur...
Iyi hafta ile baslamaya karar veriyorum... Oyleyse, bugun sut ile misir gevregi yiyecegim... Kural degil, ben oyle istiyorum... Ben misir gevregi dedim ama aslinda icinde her turlu tahil ve kurutulmus orman meyveleri var... Kucuk bir porsiyon yiyorum... Ara ogun yapmayacagim, cok canim cekerse, bir elma yiyebilirim...
Oglen yemegini evden goturuyorum... Boylesi bircok acidan daha kontrollu...
Yesil fasulye hasliyorum, bir kac domates, Biraz da cok az haslanip, 1 tatli kasigi yagda soyle bir cevrilmis lahana koyuyorum tabagima... (yesil, kirmizi, beyaz). 1-10-100 (1 tuz, 10 makarna, 100 su), ve bir tatli kasigi zeytinyagi koyarak “al dente” pisirdigim makarnanin ilinmasini bekliyorum, hepi topu bir kac kasik makarnanin uzerine biraz karabiber serpiyorum. Sonra bu da bana ait bir bonus olsun diye 1 kasik misir ekliyorum uzerine, yanina da saat 16,30 civarinda yemek uzere 25-30 gramlik bir ekmek-corek koyuyorum. Bu benim oglen yemegim...
Aksam uzeri 17.00 de ekmek coregimi yiyorum. Gec bir vakitte hastaneden cikip eve donuyorum. Bugun butun ulasim araclarinda grev var ve trafik karma karisik. Hava cehennem gibi sicak ve cok nemli...
Eve donuyorum. Artik bizim evde Turk televizyonu yok... Boylece bizim evin terazisinin bana “insan meslektaslarina oyle seyler soyler mi” deme riskini, ve bana sorulmadan fikrimi soyleme nezaketsizligimi de ortadan kaldirmis oluyorum..
Cherly Porter’in Mina in Black albumunu koyuyorum player’a ve biraz dinleniyorum...
Aksam yemegim cok basit... Erkenden yemek istiyorum bu aksam...
Dil baligi filetosu yagsiz tavada soyle bir cevriliyor, uzerine taze cekilmis karabiber serpiliyor ve iki renkli bir salata yapiliyor..
Radicchio (bordo-kirmizi), yesil domates ve salatalik (yesil). Limon ve bir parca tuzdan baska birsey koymuyorum. Hepsi bu... Yatmadan once baska hicbir sey yemiyorum...
Bu iyi haftanin 1.gunu...
Yarin belki biraz daha acik olabilir hersey...
9 Temmuz 2010’ Roma